
Bir hesap, sessizliğe gömüldü… Ama bu sessizlik bir çığlığa dönüşebilir. Furkan Bölükbaşı’nın X (eski Twitter) hesabı aniden erişime kapatıldı; ve o, bu kararı “bir işaret fişeği” olarak niteledi. Haliyle sorular havada uçuşuyor: Neden? Ne mesaj verilmek isteniyor? İşte öykü, meraklı zihinleri hedef alıyor…
Gerçek Nedir? – Neler Yaşandı?
AKP’ye yakınlığıyla bilinen, sosyal medyada hükümet yanlısı paylaşımlarda öne çıkan Furkan Bölükbaşı, X platformunda bir anda hesap engeli ile karşılaştı. Kendi tabiriyle “standart bir İBB eleştirisi” nedeniyle uygulanan bu erişim kısıtlaması, sadece kendisini değil, benzer tonla paylaşım yapan pek çok hesabın da hedef alınabileceğine işaret ediyor.
Bölükbaşı, yedeği olan diğer hesabından yaptığı açıklamada, bu engellemeyi bir baskı aracı olarak değerlendiriyor. “Beni kurban verirseniz, hepiniz aynı akıbetle karşılaşacaksınız,” demesi, bu sürecin yalnızca bireysel olmadığını, sistematik bir uyarıya dönüştüğünü ortaya koyuyor.
“Standart bir İBB eleştirisi mi, Sansür mü?”
Burada temel soru şu: Neden sadece İBB’ye yönelik eleştiri bu tepkiyi aldı?
Bölükbaşı’nın iddiasına göre, yaptığı paylaşım hukuka uygundu; bugüne kadar hakkında açılan yüzlerce soruşturmada “takipsizlik” kararı çıkmıştı. Yani teknik olarak bir suç unsuru içermiyordu. Yine de hesabı kapatıldı. Bu durumda asıl sorun platformun politikaları mı, uygulamadaki tutarsızlık mı, yoksa kamuoyunda pek dillendirilmeyen başka bir dinamik mi devrede?
“Beni kurban verirseniz…” Mesaj Ne Anlama Geliyor?
Bu cümlenin derinliği önemli. Bir uyarı mı, tehdit mi, kolektif bir güvenlik mi? Bölükbaşı, burada sadece kendisinin değil, benzer seslerin de sessizleştirilebileceğini ima ediyor. Bu satırların bir direniş mesajı olduğu söylenebilir: Sosyal medyada sesinizi yükseltmeye çalışan herkes dikkatli olmalı; “kurban” seçilebilir.
“Hukukla İmtihan mı, Siyasi Korku mu?”
Bölükbaşı, hukuki zemine dikkat çekiyor: Kanunu biliyorum, suç işlemedim, geçmişte de takipsizlik aldım. Ama yine de hesap kapatıldı. Bu durum, hukukun ötesinde siyasi bir rahatsızlığı mı yansıtıyor? Yoksa platformun içerik düzenlemedeki keyfiliği mi öne çıktı? Bu çelişki, dijital mecralarda ifade özgürlüğü tartışmasını yeniden alevlendiriyor.
“Gün Birlik Olma Günü” Çağrısı Ne Kadar Etkili?
Bölükbaşı’nın “eski hesapları karıştırma günü değil, varlığımızı sürdürebilmek için birlik olma günü” çağrısı, bu olayı bireysel olmaktan çıkarıp “aday hesap sahipleri”ne yönelen bir dayanışma mesajına dönüştürüyor. Bu çağrı, dijital mecralarda sesini duyurmaya çalışan aktörler için bir ortak bilinç ve hareket önerisi. Özellikle bu çağrı, sosyal medyada yankı uyandırma potansiyeline sahip.
Yorum: Dijital Sansüre Dikkat!
Bu olay, sosyal medya platformlarının ifade özgürlüğünü sınırlandırma eğilimine dair önemli bir örnek. İnternetin merkeziyetçi olmayan doğası, platform sahiplerine muhalif sesleri bastırma gücünü de veriyor. Bu anlamda, “standart bir eleştiri” bile dijital gözetimin kurbanı olabilir. Bir gazeteci olarak söyleyebilirim ki, bu olay sadece bir hesap engeli değil, aynı zamanda düşüncenin dijitale teslimiyete karşı sonbahar uyarısıdır.
Ne Yapmalı?
Okuyuculara düşen, sansüre karşı duyarlı ve aktif bir duruş sergilemek. “Standart bir İBB eleştirisi” seni de ilgilendirebilir. Çünkü benzer içeriği paylaşan herkes potansiyel bir hedef olabilir. Bu yüzden dijital dayanışma, eleştiri çeşitliliği ve hukuki gelişmeleri takip etmek, bir nevi “dijital savunma hattı” oluşturmak demek.
Furkan Bölükbaşı’nın X hesabı, bir “standart İBB eleştirisi” gerekçesiyle erişime kapatıldı; bu durum, hukuka uygun davranan herkese yönelik dijital baskı endişesini doğurdu. Bölükbaşı, bu engellemeyi “bir işaret fişeği” olarak niteleyerek benzer paylaşım yapan herkesi uyardı. Hesap kapatma, sadece bireysel bir vaka olmaktan çıktı; dijital mecralardaki ifade özgürlüğü tartışmasının merkezine yerleşti. Bu gelişme, toplumsal dijital dayanışmanın önemini ve sosyal medya platformlarının içerik konusundaki hassasiyetini bir kez daha gündeme taşıdı.